NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ
يَعْنِي
ابْنَ
هَارُونَ أَخْبَرَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَمْرٍو
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
الْمِرَاءُ
فِي
الْقُرْآنِ
كُفْرٌ
Ebu Hureyre (r.a.)'den (rivayet
edildiğine göre) Nebi (s.a.v.):
"Kur'ân-ı Kerim
hakkında (şahsi kanaate dayanarak) münakaşa etmek küfürdür." buyurmuştur.
İzah:
Bu hadis-i şerif
hakkında Hattabi (r.a.) şu açıklamayı yapıyor: İslam alimleri bu hadisin
açıklanmasında farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.
Bazılarına göre metinde
geçen "el-Mirâü" kelimesi "... Bu (Kur'ân)dan hiç kuşkun
olmasın..."[Hûd 17] âyet-i kerimesinde olduğu gibi, şüphe, kuşku manasında
kullanılmıştır. Bu ihtimale göre hadisin manası şöyle otur: "Kur'ân-ı Kerim'den
şüphe etmek küfürdür."
Bu kelime münakaşa,
tartışma anlamına da gelir. Bu ihtimale göre hadisin manası şöyle olur:
"Kur'ân-ı Kerim hakkında münakaşaya girmek küfürdür." Söz konusu
kelimenin münakaşa anlamıyla kullanıldığı kabul edilirse, burada yasaklanan
münakaşanın nasıl olduğu hususu da ihtilaf konusu olmuştur. Bazılarına göre
hadis-i şerifte yasaklanan münakaşadan maksat Kur'an-ı Kerimin kıraat şekilleri
üzerinde keyfi olarak bilgisizce girişilip de Hz. Nebiden gelen rivayet
şekillerini inkâra varan münakaşalardır. Oysa, Hz. Nebiin haber verdiğine göre
Kur'arı-ı Kerim yedi kıraat şekli üzerine inmiştir. Hepsi de haktır. Safi ve
kâfidir. Bunlardan birini inkar etmek küfürdür.
Bazılarına göre de
hadis-i şerifte yasaklanan münakaşadan maksat, kelam ulemasının üzerinde
durduğu kaza ve kader gibi mahiyeti bir sır olmaktan çıkmayan mevzuları ihtiva
eden ayetler üzerinde yapılan münakaşalardır. Helal, haram, emir, nehy gibi
hususları ihtiva eden ayetler üzerinde yapılan münakaşalar değildir. Çünkü
sahabe-i kiram bu gibi mevzulara dalmışlar ve bu araştırmaları neticesinde
aralarında çıkan 'fikir ayrılıklarım da Kur'an-ı Kerim ve sünnetin ışığında
çözmeye çalışmışlardır.
Nitekim Allahü Teâlâ
Hazretleri de: "... Eğer herhangi bîr şeyde anlaşmazlığa düşerseniz onu
AİJah'a ve rasülüne götürünüz..."[Nisa 59] buyurarak, bu mevzuda çıkan
ihtilafları Kur'an-ı Kerim ve sünnetin rehberliğinde çözmeyi emir
buyurmuştur."[Bak. Hattâbî, Meâüm-üs-Sünen, V. 9-10.]
Fakat Kur'an-ı Kerim'in
ve sünnetin rehberliğine ihtiyaç duyulmaksı-zın yapılan Kur'an-ı Kerim
hakkındaki münakaşalar sahibi her zaman İs-lamın bir rüknünü küfre
götürebileceği için yasaklanmıştır.
Nitekim diğer bir
hadis-i şerifte de "Kur'ân-ı Kerim hakkında kendi şahsi görüşü ile konuşan
kimse bu cehennemden yerini hazırlasın.”[Ahmed b. Hanbel. I. 269.]
buyurulmuştur.
Bir gün Hz. Ebu Bekir'e
Abese suresinin 31. ayetinin manası sorulduğunda "Allah'ın Kitabına dair
birşeyi kendi fikrime göre tefsir edersem veya bilmediğim halde konuşursam
hangi yer beni üzerinde taşır ve hangi sema beni gölgelendirir"
demiştir.[Bak. Tefsîru't-Taberi, I, 78, Tefsiru İbn Kesir, 1, 99.]
Bu mevzuda Hafız İbn
Kayyım de şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v.) bu mevzuda "Kalpleriniz,
Kur'an-ı Kerimle kaynaştığı sürece onu okuyunuz. Fakat onun hakkında ihtilâfa
düştüğünüz zaman kalk (ip dağıl)ınız." buyurmuştur.
Buhari,
Fedâil-ül-Kıır'an; İ'tisam; Müslim, ilim; Dârimî, fedüil-ül-Kur'ûn; Ahmed b.
Hanbel, IV, 313.
Bir başka hadis-i
şerifinde ise "İnsanların Allah'a en sevimsiz olanı hasımlıkta en ileri
gidendir." buyurmuştur.
Bak. Buhaıi, tefsir;
Mezalim; Ahkam; Müslim, ilim; Tirmîzî, tefsir sure; Nesai, kadâ; Ahmed b.
Hanbel, VI, 55.63.205.
Diğer bir rivayette
açıklandığına göre Nebi (s.a.v.) "Hiçbir kavim, hidayete erdikten sonra
(batılı hak ve hakkı batıl göstermek üzere) münakaşaya girerek sapıklığa
düşmemiştir." buyurmuş ve sonra (Zuhruf suresinin) "Bunu sadece
tartışma için ortaya attılar. Doğrusu onlar kavgacı bir toplumdur"
(mealindeki 58.), ayeti (ni) okumuştur.[Tirmîzi, Tefsir Sure; İbn Mâce,
Mukaddime]